Cpap Cihazı
Cpap'ın açılımı (Contnous Positive Airway Pressure) 'dır. Doktor tarafından 1 gece kontrol altında tutulan ve durumu belirlenen basınçlı havanın maske aracılığıyla ağız ve burun yoluyla hava yoluna ileterek, kasların gece boyunca çökmesini engelleyen sistemdir.
Birkaç farklı tip tedavi makinesi mevcuttur fakat en yaygın olanı Sürekli Pozitif Havayolu Basıncı (CPAP) cihazıdır. Uyku sırasında havayolunuzun açık kalması için boğazınıza sabit bir basınçlı hava akışı gönderir.
CPAP cihazları, doktorunuzun hava basıncını ayarlamasına imkan veren farklı ayarlara sahiptir. Her zaman doktorunuzun belirlediği ayarı kullanmalısınız.
Devre, CPAP cihazından çıkan havayı maskeye iletir. Devreyi uyku sırasında ezilmeyecek bir konuma yerleştirmeniz önemlidir. Devreyi karyola başlığının üzerinden ya da içinden geçirmeye çalışın.
CPAP cihazı havayı, önce devreye, ardından maske aracılığıyla havayolunuza iter. Bu sayede havayolunuzun tıkanması ve uyku apnesinin meydana gelmesi önlenir.
Uyku apnenizi tedavi etmek ve gece boyunca rahat birşekilde uyuyabilmenizi sağlamak için farklı,"Sürekli Pozitif Havayolu Basıncı" veya sıkça kullanılan kısaltması ile CPAP cihaz seçenekleri vardır.
Bazı hastalar için uyku sırasında sabit, hafif bir hava akışı yeterliyken, bazıları için basınçta değişiklikler gerekir. Farklı ihtiyaçlar için farklı cihaz alternatifleri mevcuttur.
Size özgü ihtiyaçlarınız için öncelikle doktorunuzla görüşün.
CPAP ve BPAP gibi cihazları kullanırken CPAP maskelerine ihtiyaç duyulur. Cilde temas eden bir ürün olduğu için sağlığa uygun maddelerden yapılır. Yetişkinler ve çocuklar için farklı boylarda tasarlanır. Genellikle silikondan üretilir. Silikondan daha yumuşak olan jel kıvamındaki malzemeden üretilen maskeler de vardır. Cilde temas eden bu medikal ekipmanlar en az cihazlar kadar önemlidir.
CPAP maskeleri bir solunum devresi (hortumu) ile cihaza bağlanır. Cihazdan gelen basınçlı hava hortumdan geçer ve maske sayesinde kullanıcının üst solunum yollarına iletilir. Böylece hastanın solunum problemlerine destek sağlanır.
CPAP uygulamalarında kullanılan maskelerin birçok çeşidi bulunmaktadır ve özelliklerine göre kategorilere ayrılır. Örneğin burundan uygulanan maske çeşitleri vardır. Bunlar burun yastıkçıklı maske ve nazal maske olarak ikiye ayrılır. Ayrıca ora-nazal maske adı verilen ağzı ve burnu birlikte kapatan maskeler de mevcuttur. En çok kullanılan ve tercih edilen tipleri bunlardır. Bunlar dışında kullanım şekline göre farklı maskeler de bulunmaktadır.
Maskeler genellikle silikondan üretilir. Silikondan daha yumuşak olan jel malzemeden imal edilen maskeler de vardır. CPAP maskelerinde cilde temas eden bölüm silikon veya jeldir. Onun dışında kalan ve maskenin iskeletini oluşturan parçalar plastikten yapılmıştır. Bazı maskelerin neredeyse tamamı silikon olabilmektedir.
CPAP maskelerinin diğer bir özelliği ise kaçaklı veya kaçaksız olmalarıdır. Bunlara vispırlı veya vispırsız şeklinde de isim verilmektedir. Kaçaklı yani vispırlı olan maskelerin üzerinde küçük delikler vardır. Bunlar sayesinde kullanıcının verdiği nefes maskeden tahliye edilir. Kaçaksız yani vispırsız olan maskeler ise genellikle mekanik ventilatör cihazlarında kullanılır ve verilen nefes hortumlar sayesinde cihaza ulaşarak tahliye edilir. Bu sayede verilen nefesin de cihaz tarafından ölçümleri yapılmaktadır. Evlerde büyük çoğunlukla kaçaklı, yoğun bakımlarda ise kaçaksız maskeler tercih edilmektedir. Hangi maskenin uygulanacağı kullanılan solunum cihazına göre hekim tarafından belirlenir.
CPAP ve BPAP maskeleri solunum cihazlarına bağlanarak kullanılır. Bu cihazlar evlerde veya hastanelerde kullanılan cihazlar olabilmektedir. Maskelerin üzerinde başa sabitlemek amacıyla kullanılan bantlar bulunmaktadır. Bunlar genellikle cırtlı şekilde olur. Maske yüze oturtulur, kafa bandı ile sabitlenir. Böylece kullanılan maske kaymaz ve rahat bir şekilde yüzde durur.
Kafa bantları, CPAP maskelerinin sabitlenebilmesi ve yüze temas eden bölümlerden hava kaçağı yapmaması için biraz sıkı olmalıdır. Çok sıkı olursa kullanıcıyı rahatsız eder. En uygun ölçüyü hasta veya hasta yakını deneyerek bulmalıdır.
Her marka maskenin kullanım süreleri de farklıdır. Maskeyi alırken lütfen bunu sorunuz. Çok uzun süre bakım yapılmadan kullanılan maskeler yıpranır. Yıpranan maskeler hem cilde temas eden yerlerden kaçak yapar hem de cildi tahriş eder. Cildin tahriş olması oluşan kızarıklık veya yaralardan anlaşılabilir. Piyasadaki bazı maskeler 3 ay, bazıları 6 ay, bazıları da 12 ay kullanım ömrüne sahiptir. Bu süre maskeler düzenli olarak temizlendiğinde geçerlidir. Bakımı yapılmayan maskeler çok daha hızlı bir şekilde yıpranır.
Uyku apnesi , uyku sırasında solunumun geçici olarak durmasıyla karakterize edilen bir rahatsızlıktır ve günümüzde en sık karşılaşılan uyku hastalıklarından biridir. Uyku sırasında solunumun birkaç saniye boyunca durması, kandaki oksijen seviyesinin düşmesine neden olur. Bu durum, beynin vücudu uyandırarak solunum fonksiyonlarını tekrar devreye sokmasıyla sonuçlanır. Uyku apnesi yaşayan kişiler, gece boyunca defalarca uyanır ve bu uyanmaların çoğunu sabah hatırlamazlar. Ancak, bu uykusuzluk ve bölünmeler, kişinin ertesi gün yorgun ve halsiz hissetmesine neden olabilir.
Uyku apnesi sendromu, uyku esnasında yaşanan solunum duraklamaları nedeniyle vücudun yeterince dinlenememesine yol açar. Bu da kişilerin, yeterli süre uyuduklarını düşünseler bile, sabahları yorgun kalkmasına ve gün içinde halsizlik hissetmesine neden olabilir. Özellikle sık sık uyanan, gün içinde uykusu gelen veya dikkat eksikliği yaşayan kişilerde uyku apnesi şüphesi göz önünde bulundurulmalıdır. Uyku apnesi sendromu, uzun dönemde tedavi edilmediği takdirde daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir ve mutlaka bir uzmana başvurulması gereken bir durumdur.
Uyku apnesi, genellikle üst solunum yollarındaki tıkanıklıklar veya beyinden gelen sinyallerin kesintiye uğraması nedeniyle ortaya çıkar. Bu rahatsızlık, üç ana tipte incelenir: santral (merkezi), obstrüktif (tıkayıcı) ve karma tip. Santral uyku apnesi, beyinden gelen solunum komutlarının yetersiz olması sonucunda solunumun geçici olarak durduğu bir durumdur. Beyin, nefes al komutunu vermediği için solunum kesintiye uğrar. Bu tip uyku apnesi daha nadir görülür ve genellikle nörolojik bir soruna işaret eder.
Obstrüktif uyku apnesi ise en yaygın görülen tiptir ve solunum yollarındaki fiziksel tıkanıklıklar nedeniyle solunum durur. Üst solunum yolunun daralması, büyümüş bademcikler, yumuşak damak sarkması, aşırı kilo veya burun yapısındaki bozukluklar gibi nedenlerle ortaya çıkabilir. Erkeklerde daha sık görülen bu tip apne, kadınlarda ise özellikle menopoz döneminde hormonal değişikliklere bağlı olarak kendini gösterebilir. Kilo, anatomik farklılıklar ve hormonal faktörler, hava yollarının daralmasına ve tekrarlayan solunum kesintilerine yol açar.
Uyku apnesi, yüksek sesle horlama, aşırı kilo, yüksek tansiyon ve solunum yollarında yapısal bozukluklar gibi faktörlerle ilişkilidir. Bu durum, uyku sırasında solunumun durmasıyla kanda oksijen seviyesinin düşmesine ve karbondioksit seviyesinin yükselmesine neden olur. Burnun ve boğazın daralmasına yol açan tüm solunum hastalıkları, uyku apnesine katkıda bulunabilir. Bu yüzden özellikle aşırı kilolu bireylerde, solunum yolu bozukluğu olanlarda ve yüksek tansiyona sahip kişilerde uyku apnesi riski daha yüksektir.
Uyku apnesi nedenleri şu şekilde açıklanabilir:
Uyku apnesinin başlıca belirtileri arasında uykuda solunum durması gelmektedir. Bu hastalığa sahip kişilerin çoğu gece uykularında solunumların durduğunu fark etmezler.
Vücut solunum yapmayı durdurunca beyin uyandırma komutu verir. Uyku apnesine sahip kişiler gece defalarca uyanabilir fakat bunu fark etmeyebilirler. Uyku apnesine sahip olan kişilerde görülen olası belirtiler şu şekilde özetlenebilir:
Uyku apnesinin teşhis edilmesi sürecinde, hekim öncelikle hastanın tıbbi öyküsünü değerlendirir ve bedensel muayene yapar. Eğer uyku apnesi şüphesi bulunuyorsa, genellikle polisomnografi adı verilen ve uyku testi olarak bilinen bir inceleme istenir. Bu test, uyku sırasında çeşitli vücut fonksiyonlarını ölçerek uyku apnesinin varlığını ve hangi tür olduğunu belirlemeye yardımcı olur.
Polisomnografi testi genellikle bir uyku laboratuvarında yapılır. Hastanın vücuduna yerleştirilen elektrotlarla beyin dalgaları, solunum, kalp atışları ve kas hareketleri izlenir. Uyku apnesi tanısını kesinleştirmek için oldukça etkili bir yöntem olan bu test, ayrıca apnenin merkezi mi yoksa tıkayıcı mı olduğunu da tespit edebilir. Bununla birlikte, bazı hastaların isteği ve doktorun uygun görmesi durumunda polisomnografi testi evde de yapılabilir. Evde yapılan testlerde, uyumadan yaklaşık bir saat önce vücuda bağlanan elektrotlar, 6 ila 7 saat boyunca veri toplar. 4 saatlik bir uyku süresi genellikle yeterli sonuç vermektedir.
Tanı koymada en önemli kriterlerden biri, apne ve hipoapne sayılarının değerlendirilmesidir. Apne, uyku sırasında solunumun tamamen durması anlamına gelirken, hipoapne solunumun yavaşlamasıdır. Bir saat içinde 5 veya daha fazla apne ya da hipoapne atağı yaşanması, kişiye uyku apnesi teşhisi konması için yeterlidir. Bu durum, uyku kalitesinin ciddi şekilde bozulduğunu ve solunum fonksiyonlarının kesintiye uğradığını gösterir.
Uyku apnesi, tedavi edilmesi gereken ciddi bir uyku bozukluğudur ve tedavi seçenekleri apnenin türüne, şiddetine ve hastanın solunum yollarının yapısına bağlı olarak değişiklik gösterir. En yaygın tedavi yöntemlerinden biri CPAP (Sürekli Pozitif Hava Yolu Basıncı) cihazıdır. Bu cihaz, bir maske aracılığıyla hastaya doktorun belirlediği seviyede basınçlı hava verir. CPAP cihazı, gece boyunca kullanılır ve basınçlı hava sayesinde solunum yollarının kapanmasını engelleyerek hastanın nefes almasını sağlar. Bu yöntem, uyku sırasında solunum durmalarını önleyerek uyku kalitesini artırır.
Bunun dışında, uyku apnesi hastalarına yaşam tarzlarında da bazı değişiklikler yapmaları önerilmektedir. Sigara ve alkol kullanımı, uyku apnesi semptomlarını kötüleştirebilir; bu nedenle bırakılması tavsiye edilir. Ayrıca, kilonun kontrol altında tutulması, düzenli egzersiz yapılması, yatmadan hemen önce ağır yemeklerden kaçınılması ve yan pozisyonda uyuma gibi basit değişiklikler, horlama ve uyku apnesi semptomlarının hafifletilmesine yardımcı olabilir.
Bazı hastalar için diş hekimleri tarafından alt çeneyi öne iterek hava yolunu açan özel ağız aparatları da önerilebilir. Bu cihazlar, solunum yollarını açık tutarak apne ataklarını azaltmayı hedefler.